Gafil avladı

  • Mayıs 2020

İnsanlık akıl almaz bir kargaşa döneminden geçiyor. Hatta Amerikalı bir yazarın deyişiyle dünya “tepetaklak” olmuş durumda. Vaka sayıları arttıkça virüsün bulaştığı insanların yaklaşık yüzde 3-4’ünün ölümüne yol açacağı düşünülüyor. Her ne kadar yüzdeye vurulduğunda bu uç bir durum gibi gözükmese de hayatını kaybedenlerin ve virüsten etkilenenlerin sayısı hesaplandığında bu çok yüksek bir sayı. Pandeminin yayılmasını engellemeye yönelik umutsuz çabalar sonucunda kamuya açık toplantılar yasaklandı ve okullar kapatıldı. Cenazelere bile kısıtlamalar getirildi. Her geçen gün yetkililer, çoğumuzun zamanında kıymetini bilmediği günlük özgürlüklere yeni sınırlamalar getiriyor.  Covid-19 salgını hakkında konuştuğumu düşünebilirsiniz ama aslında 1918 İspanyol Gribinden bahsediyorum. Günlük yaşamdaki birçok değişikliğe rağmen, birçoğu pandemi bittikten sonra geri döndü. Tarih kendini tekrarlarsa, Covid-19’dan sonra da aynıları olabilir.

Covid-19 pandemisinin ne kadar süreceğini veya kalıcı etkilerinin neler olacağını kesin olarak hesaplamak (hatta kestirmek) için şu ana kadar elde edilen veriler yeterli değil. Çin’in Vuhan kentinde salgının kontrol altına alınması üç aydan fazla sürdü. Bugün kentte hayat, “normal” olarak sınıflandırılabilecek bir düzeye henüz gelebilmiş değil. Ulusal Sağlık Hizmetleri’nden (Birleşik Krallık) yetkililer, normale dönüşün altı ay veya daha fazla sürebileceğini belirtti. Hatta bazı akademisyenler, bunun 18 aya kadar çıkabileceğini söylüyor. Yani karşı karşıya olduğumuz bir maraton; kısa mesafe koşusu değil.

Pandemiden en son etkilenen ülkeler arasında olan Türkiye’de yetkililer, günlük hayata getirilen kısıtlamaları sürekli artırmakta. Üniversite kampüslerinin kapatılması ve ülke çapında uzaktan eğitimin hayata geçirilmesiyle yükseköğretim de bu durumdan etkilendi.  Eğitimin her alanında uzaktan eğitim araçları, çeşitli ölçülerde devreye sokuldu. Sağlık kurumlarına akın edilmesi ve toplu taşımanın ciddi anlamda sınırlandırılması, hastaların ve tıp öğrencilerinin sağlık veya eğitim kurumlarına gitmesini önemli ölçüde zorlaştırdı. O halde Covid-19 dünyasında ne gibi kısa veya uzun vadeli değişiklikler öngörebiliriz?

“Geleneksel modern” ilaçların temini ve “modern” öğrenimin uygulanması da pandemiden önemli ölçüde etkilendi. Çoğu ülkenin, halkın serbest dolaşımına koyduğu kısıtlamalar, sağlık hizmetlerine erişimin zorlaşmasına sebebiyet verdi. Esasen hekimlerin iş yükü günlük rutin muayenelerden pandemiyle ilişkili vakalara kaymasına rağmen bazı sağlık kurumları, hastalarına sağlık uzmanlarıyla görüntülü görüşme yapma seçeneği de tanıdı. Test sonuçlarının değerlendirilmesi veya süreç takibinde bu yaklaşım fayda sağlasa da tıbbın temelinde fiziki muayene yatmaktadır. Bunun yerini hiçbir teknolojik gelişme alamaz.

Uzaktan eğitim meselesi de yeni bir fikir değil. Ancak pandemi süresince bazı ülkelerde uzaktan eğitimin yükseköğretim düzeyinde uygulanması, gelecekte derslerin veriliş şeklini ve öğrenciyle etkileşim yöntemlerimizi değiştirebilir. Modern tıp eğitimi, uzun zamandır bilginin hazır olarak verildiği tarzdan beceri temelli öğretime geçiş sürecinde. Uzaktan eğitim yoluyla bilgi aktarımı mümkün olmasına karşın aynısını beceri ve davranışlar için söyleyemeyiz; ki bunlar da tıp eğitiminin belkemiğini oluşturmakta. Teorik derslerin uzaktan eğitim platformları üzerinden yapılmasına devam edilebilir. Ama yine de klinik becerilerin “geleneksel modern” yaklaşımı gerektireceği ve dolayısıyla pandemiden çok fazla etkilenmeyeceği aşikâr.

Covid-19 gibi pandemilere insan, hayatında bir kez rastlıyor. Pandemiye yeterince hazırlıklı olup olmadığımızı saatlerce tartışabiliriz. Fakat dünyanın gafil avlandığı da bir gerçek. Pek çok ülkenin sağlık sistemi, Covid-19 pandemisini kaldıramadı. Tıp eğitimi, ciddi seviyede etkilendi. Bizler de sağlığımızı ve sevdiklerimizin sağlığını salgının etkilerinden korumak ve sağlık kurumlarının yükünü hafifletmek adına (umarım ki evlerimizde) birçok önlem aldık. Buna karşın bugünden bakıldığında, pandemi sonrasında tıbbi eğitim veya uygulamalarda kayda değer değişiklikler gerçekleşmesi pek muhtemel gözükmüyor.