
Dünyayı saran Covid-19 salgını sağlıktan sonra en çok ekonomiyi etkiliyor. Salgının küresel bir resesyon beklendiği bir dönemde ortaya çıkması, dünya çapında bütün ekonomiler için daha büyük tehlike çanlarının çalmasına yol açtı. Bazı sektörler ağır yara alırken krizi fırsata çevirenler de oldu. Peki, bundan sonra ne olacak? Ekonomi alanında sektör temsilcileri neler öngörüyor, nasıl bir yol izliyorlar? İş dünyasının temsilcileri yaşananları ve salgın sonrası olabilecekleri ScienceUp’a anlattı.

Yeni tip koronavirüsün yol açtığı Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında sağlık sisteminin kapasitesini aşmaması için çoğu ülkede sıkı sosyal mesafe önlemleri uygulanıyor. Bu önlemler kapsamında başta hizmet sektörü olmak üzere havayolu taşımacılığı, turizm, konaklama gibi çok sayıda sektör oldukça zor bir sınav veriyor. Serbest meslek ve işyeri sahipleri de koronavirüs salgının yarattığı krizden etkilenenler arasında ilk sıralarda…
Koronavirüs salgını tam da küresel bir resesyon beklentisinin yaşandığı günlerde ortaya çıktı. Üstelik Çin ekonomisinin dünya ekonomisi içindeki payı 2000’li yılların başındaki SARS krizinden bu yana yüzde 4’ten yüzde 16’ya yükselmişti. Virüs salgınının ve salgına karşı alınan karantina önlemlerinin etkileri ile uluslararası tedarik zincirleri, elektronik, otomotiv, ilaç kimya sanayi, turizm, taşımacılık gibi alanlardaki çok uluslu şirketlerin üretme sistemleri etkilendi. Üstelik küresel ticarette mal akımı gerilemeye, hava ve kara taşımacılığındaki yolcu hacmi hızla düştü.
Salgın tüm dünyaya yayılınca ülkeler kendi iç piyasalarında da ciddi sıkıntılar yaşamaya başladı. Üretim daraldı, alınan önlemler çerçevesinde esnaf kepenklerini kapatmak zorunda kaldı, pek çok alanda ekonomi durma noktasına geldi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), yaptığı değerlendirmede, “Koronavirüs salgınının yayılma hızını azaltmak için alınan önlemlerin ardından küresel ekonomik aktivitenin büyük bir darbe alacağı artık kesin.” Öngörüsünü kamuoyu ile paylaştı.
İLK ÇEYREKTE KAYIP YÜZDE 20
Covid-19, 2020’nin ilk çeyreğinde küresel pay piyasalarında yüzde 20’lik değer kaybına yol açtı. Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) haftalık raporuna göre salgın küresel pay piyasalarında tarihi fiyatlamalara neden oldu. İşlem gören şirketlerin piyasa değeri 18 trilyondan fazla değer kaybederek 70 trilyon doların altına geldi.
Salgınının ne kadar süreceğine ilişkin belirsizliklerin küresel çapta özel sektör gelirlerinde yüzde 10’luk bir düşüşe yol açacağı tahmin edilirken, bu tahminler Çin’de yüzde 5, Latin Amerika’da yüzde 25 olmak üzere değişiklik gösteriyor. 2020 yılı başından bu yana yapılan aşağı yönlü revizyonlarda, şirket gelirlerinin Japonya’da yüzde 7, ABD’de yüzde 8 civarında azalacağı yönündeyken, Euro Bölgesi için yüzde 12’lik, Kanada içinse yüzde 13’lük bir gelir kaybı yaşanabileceği tahmin ediliyor.

SEKTÖRLER NASIL ETKİLENDİ?
“TEKSTİLDE İHRACAT YÜZDE 20 DÜŞTÜ”

“Mart ayında hazır giyim ihracatı yüzde 27 oranında düştü. Nisan ayı ilk haftasında bu oran yüzde 70. Şirketlerin yüzde 95’i kapalı. Sadece Sağlık Bakanlığı’na destek olmak için sağlık çalışanlarının giyebileceği tulum ve benzeri malzemeleri üretenler çalışıyor. Dünya’da ve Türkiye’de mağazalar kapalı olduğu için üretim de her yerde durdu. Uzmanlar ve müşterilerle yaptığımız görüşmelerde bu durumun Nisan ayı ve Mayıs başında da devam edeceğini, bazı ülkelerde mağazaların Haziran bazılarında ise Temmuz ayında açılacağını söylüyorlar. Önce sağlığımızı korumalıyız. Sağlıklı olduktan sonra üretime bir noktada başlayıp devam edebiliriz. İki ay dünyada üretim durdu. Kendimizi izole ettiğimiz için sadece tıbbi ve gıda sektörleri çalışıyor. Tekstil sektörü istihdam açısından 2-3 ayı hükümetin çıkardığı kısa süre çalışma ödeneğine başvuru yapmakla geçirecek. Piyasa Haziran’da açılırsa hiç işçi kaybı olmaz. Bu gerçekleşirse ve toplamda yıl sonu 19 milyar dolarlık ihracat hedefimizi yüzde 20 kayıpla atlatırsak başarıdır.”
“TURİZMDE YILIN YARISI KAYIP”

“Koronavirüs salgınıyla dünyanın, devletlerin bu çapta salgınlara karşı hazır olmadığını gördük. Pandemi ekonomik faaliyetleri olumsuz etkiledi. Tüm sektörlerde ciddi daralma var. Zincirleme birbirine sirayet ediyor. Koronavirüs salgını ekonomik salgın halinde devam etti. Turizm, seyahat sektörü de etkilendi. Yaptırımların da etkisiyle seyahat durdu. Sağlık öncelikli olduğu için bu süreçte tatil en son düşünülecek konu. Sektördeki daralmanın hesaplaması önümüzdeki günlerde yapılır. Türkiye’de turizm sektörü ilk çeyreği kaybetti. Böyle giderse ikinci çeyreği de muhtemelen kaybedecek. Kabaca yılın yarısı kayıp. Salgın sonrası başka bir dünya ortaya çıkacak. Bireylerin, toplumların davranışlarını kestirmek kolay olmayacak. Ekonomik tüm alanlarda yeni iş modelleri ortaya çıkacak. Mevcut kapasiteler gözden geçirilmek zorunda kalınacak. Talepler doğrultusunda yeniden düzenlenme gerekecek. Her alanda atıl kapasiteler çıkacaktır. Örneğin; İstanbul’da yüz binlerce yeme-içme işyerlerinin hepsi ayakta kalabilecek mi? Bilmiyoruz. Yatak kapasiteleri ayakta kalabilecek mi? İnsan topluluklarının davranışları bunları belirleyecek.
“ÖNEMLİ OLAN AYAKTA KALMAK”

“Koronavirüs salgını istisnasız tüm sektörlerimizi olumsuz etkiledi. Yaz başlangıcına kadar ülkemiz ekonomisini zorlu günlerin beklediğini öngörüyoruz. Bu dönemde önemli olan ayakta kalabilmek, virüsün ülkemiz ekonomisine verdiği zararı en aza indirebilmektir. Devletimizce alınan tedbirleri yakından takip ediyoruz. Virüsün etkilerinin yaz mevsiminin başlangıcıyla birlikte azalacağını öngörüyoruz. Ancak olağanüstü koşullar nedeniyle birçok üyemiz evlerinde ve video konferans yoluyla çalışmalarını sürdürüyor. Bu süreçte dijitalleşmenin, e-ticaretin, e-eğitimlerin ve e-konferansların ekonomideki payının daha da yükseldiğini görüyoruz. Yakın gelecekte hayata geçeceğini öngördüğümüz birçok gelişmenin bugün hayatımıza girdiğini ve bu yeniliklere en kısa sürede uyum sağlamamız gerektiğini düşünüyorum. Yaşamakta olduğumuz olağanüstü dönemin etkileri, diğer tüm sektörlerde olduğu gibi, otomotiv sektöründe de önemli oranda hissedildi. Geçtiğimiz dönemlere kıyasla, 2019’un son çeyreği ve 2020’nin ilk iki ayında nispeten toparlanma gösteren ülkemiz otomotiv sektörü, Mart ayı ile birlikte yine düşüşe geçti. Tabii bu durumun küresel ölçekte olduğu unutulmamalıdır. Ülkemiz ile birlikte tüm dünya ilk defa böylesi olumsuz bir süreci tecrübe ediyor. Tüm ülkelerin ve sektörlerin aynı anda atlatamayacağı bir durumla karşı karşıya olduğumuz kanaatindeyim. Bu noktada bizlere düşen, ihtiyatı elden bırakmamak. Devletimizin, krizin başladığı ilk günden itibaren, salgının yayılmasını engellemek üzere almış olduğu önlemlere harfiyen riayet etmek, sağladığı destekleri optimum düzeyde değerlendirmek ve bu zor dönemin geçeceğine dair inancımızı güçlü tutmaktır.”
“KRİZİ ÇALIŞARAK AŞABİLİRİZ”

“Otomotiv, tekstil, hazır giyim, çelik ve elektrik-elektronik başta olmak üzere, ihracatımızın ana itici gücü olan tüm sektörler Covid-19 sürecinden en olumsuz etkilenen sektörler oldu. Kafeterya ve restoranların kapanması ile de başta gıda sektörü olmak üzere zincirleme şekilde olumsuz gelişme tüm sektörlere yansıdı. Bu denli derin bir krizin, küresel sistemde de başlı başına köklü değişiklikler yaratacağı aşikardır. Bu yüzden, bu krizin 1-2 ay içerisinde aşılıp, her şeyin eskisi gibi devam edeceği rehavetine kapılmaktansa, paniğe mahal vermeden uzun vadeli strateji oluşturmamız gerekiyor. Nitekim, 2021 yılında bile salgının etkilerinin devam edeceği öngörüleri paylaşılıyor. Salgın sürecinde yaşadığımız uzaktan çalışma ve eğitim deneyimleri, Covid-19 sonrası dünyanın bir diğer yükselen trendi olacaktır. Sanayi 4.0 süreciyle birlikte, hayatımızda giderek artan bir öneme sahip olan online ve uzaktan sistemler, salgın süreciyle birlikte, bir anda zorunluluğa dönüştü. Dijitalleşme konusunda altyapısı geçmişten beri güçlü olan şirketler, salgında çok daha başarılı bir uzaktan çalışma süreci izlediler. Covid-19 sonrası dünyada da, dijitalleşme, uzaktan çalışma, insansız fabrikalar gibi Sanayi 4.0 bileşenlerinin hızla ve mecburi bir biçimde yaygınlık kazandığına tanık olacağız. Ve belki de en önemlisi, ilaç, gıda gibi stratejik sektörlerde yerli üretimde kendi kendine yetmenin öneminin öne çıkmasıdır. Salgının en kısa sürede aşılabilmesi ve salgın sonrası yeni dünyaya en kapsamlı şekilde hazırlanabilmemizi ümit ediyorum.”

BÜYÜME BEKLENTİSİ DÜŞTÜ
Dünya Bankası, Avrupa ve Orta Asya (Avrasya) kalkınmakta ve gelişmekte olan ekonomileri için yayınladığı raporda Türkiye ekonomisi için 2020 ve 2021 GSYH büyüme tahminlerinde koronavirüs (Covid-19) salgını kaynaklı revizyona gitti. Covid-19 öncesinde Türk ekonomisinin 2020 yılında yüzde 3 civarında büyüyeceğini tahmin eden Dünya Bankası, bu beklentisini yüzde 0,5’e indirdi. 2022 için Türkiye’nin büyüme tahminini ise yüzde 4 olarak duyurdu. Türkiye için 2020 yılı enflasyon tahmini ise yüzde 11 olurken, enflasyonun 2021’de yüzde 9’a ve 2022’de yüzde 8,5’e gerileyeceği beklentisi ortaya kondu. Türkiye’nin bütçe açığının GSYH’ya oranının 2020 yılında yüzde 4,5’e yükseleceğini öngören Dünya Bankası, bu oranın 2022’de yüzde 2,9’a gerileyeceğini de tahmin etti.